Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa
Anasayfa

Baksı'nın
Doğası

Baksı, mimari tasarımı, yapısı ve sosyal boyutuyla, içinde konumlandığı doğa ve coğrafyanın bir parçasıdır. Baksı’yı özgün bir müze kılan en önemli özelliklerinden biri de coğrafyasıyla kurduğu diyalog ve etkileşimlere açık yapılanmasıdır. Buna bağlı olarak, koleksiyonunda yer alan yapıtlar da kuşkusuz sadece Ana Bina ya da Depo-Müze’de seyirlik bir nesne olmanın ötesinde, o coğrafyada insanlar ve doğayla başka başka diyaloglara kapı açar, her yapıt konumlandığı ya da izlendiği açıyla beraber müze içinde başka, doğa içinde başka anlamlara bürünür. Kemal Tufan’ın Denizaltı; Tuğrul Selçuk’un Hayat Ağacı, Aloş’un Yılan’ı ya da Koray Ariş’in İki Başlı’sı gibi. Doğasıyla ilişkisi ve bu doğayı deneyimleyen yapıtlar, Baksı’nın ‘açık yapı’ anlayışına dayalı, sanatı hayatla özdeş tutan özgün ve çağdaş müze algısının parçasıdır.

OSMAN DİNÇ

Baksı Müzesi 2024 Sergi Sezonunu "Gel Zaman Git Zaman"la açıyor !

Baksı Müzesi Ana Bina’nın dördüncü sergisi sanatçı Osman Dinç’in “Gözlemevi” Sergisi Aralık ayına kadar gezilebilecek. 

 

Uçsuz bucaksız bir coğrafyada Çoruh Nehri’nin kıyısında yer alan Baksı Müzesi’nin yüksekliği, coğrafyaya hakimiyeti, sanatçı Osman Dinç’te “Rasathane”yi çağrıştırıyor ve serginin adında kelimenin Türkçe karşılığı olan Gözlemevi’nde karar kılınıyor. Serginin temelleri bundan dört yıl önce CI’da yer alan Baksı Müzesi standında atılıyor ve Hüsamettin Koçan’ın daveti ile Osman Dinç’in “Gözlemevi” sergisi o görüşmenin ardından 22 Haziran’da Baksı Müzesi Ana binanın dördüncü sergisi olarak tarihe not düşülüyor.  Sanatçı Osman Dinç’in demir, pirinç, bronz ve camdan ürettiği heykellerinin yer aldığı Gözlemevi Sergisi, Aralık ayına kadar Baksı Müzesi’nde sergilenecek. 

 

Gözlemevi sergisi ile ilgili açıklamalarda bulunan Hüsamettin Koçan: “Osman Dinç, önemli bir sanatçı ve önemli bir düşünür. Yalın formlarla derin anlamların peşindedir. Sessizliğin filozofu olarak tanımlayabileceğim Osman’ın sanatı, insanı çok katmanlı çağrışımlarla yüz yüze getiriyor. Baksı Müzesi’nde açtığı Gözlemevi Sergisi bu çok anlamlı sessizliğin önemli bir gösterimidir.  Baksı Müzesi Ana Bina’da gerçekleştirdiği bu 4. Sergi Gözlemevi üst başlığını taşıyor. Daha önce Hüsamettin Koçan “Ayağımdaki Diken” Sergisi (2017), Alev Ebuzziya “Toprak” Sergisi (2018), Nuri Bilge Ceylan “Nuri Bilge Ceylan Baksı’da” Sergisi (2019), Şakir Gökçebağ “Aşina” Sergisi (2020) ve Osman Dinç’in “Gözlemevi” Sergisi Baksı’da 2022 yılını onurlandırıyor. Artık dünya kültür haritasında söz sahibi olan bu sanatçılar Baksı’da köklü bir geleneğin temellerini attılar. Kendilerine ve bu sergilerin gerçekleşmesi için katkı veren kişi ve kurumlara çok şey borçluyuz. “Gözlemevi” Baksı’nın uçsuz bucaksız coğrafyasında gerçekten geçmişe ve geleceğe bakan bir atmosfer ve destansı bir ortam yaratıyor. Böylece de izleyicide yeni anlam arayışlarına neden oluyor. Gözlemevi ile yaratılmış olan estetik ruh, geçmişi olduğu kadar geleceği de gözlemin merkezine koyarak izleyiciyi selamlıyor ve Baksı Müzesi için gerçek anlamda çok değerli bir ölçü oluşturuyor.” sözlerine yer verdi. 

 

Sanatçı Osman Dinç, “Gözlemevi” heykel sergisi ile ilgili yaptığı açıklamada: “Sergi için seçilen o “dağ başı”, o yükseklik, benim için bir “rasathane” gibi. Bu yüzden serginin adı önce “Rasathane” olsun dedik, ama tercihimizi kelimenin Türkçesinden yana yapıp “Gözlemevi”nde karar kıldık. Sonuçta gözlemevi kelimesi daha geniş bir anlama sahip. Etrafımızda, bizi kuşatan tüm çevreye bakmış oluyoruz. Aslında, öteden beri de söylediğim gibi, insan evrende belli bir yerde olsa da bütün evren onun devamı şeklindedir. Yani, evrende her şey, birbirine tamamen bağlı şekilde gelişiyor. Bu açıdan “Gözlemevi”nin içinde yer almış olmak, benim için çok önemli bir olay. Umarım izleyiciler de sergiyi gezerken aynı hislere kapılır ve kendilerini Gözlemevi’nin içinde hissederler.” sözlerine yer verdi.